15 Ocak 2020 Çarşamba

Hindi (Turkey) Meleagris gallopavo

Hindinin latince adı Meleagris gallopavo’dur. Meleagris kelimesi Latincede “Afrika tavuğu” anlamına gelmektedir. Gallopav ise yine Latincede horoz anlamına gelen “gallus” ve tavus kuşu anlamına gelen “pavo” kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır (DEFRA 2007). 

Hindi daha çok tavukla ilişkilendirilse de sülün ve keklik ile daha yakın akrabadır (Hall 1996; Anonim 2004)

Hindi, Amerika kıtasına ait bir hayvandır. Diyet yelpazeleri oldukça geniştir. Her çeşit bitkiler, meyveler, tohumlar, kabuklu yemişler, çimler, dutsu bitkiler, soğanlı bitkiler, böcekler, salyangozlar ve yılanlar hindilerin tükettikleri yemlerdir. Üreme davranışları mevsimsellik gösterir. Üreme davranışlarının oluşması için en az 12 saat gün ışığı gereklidir (NRC 1991; Anonim 2004). 

Hindiler günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce evcilleştirilmiş olup Amerikan yerlileri tarafından MS 1000’li yıllara kadar avcılığı yapılmıştır (Hall 1996; Anonim 2004; Sipahi 2010). İngiltere’de ilk defa hindi yetiştiriciliği 1524’de, Almanya’da 1530’da, Fransa’da 1540 yılında başladığına yönelik bulgular bulunmuştur. Bu bulgular hindinin Yeni Dünya kâşiflerince Avrupa’ya getirildiği görüşünü kuvvetlendirmektedir. Avrupa’da hindi eti kısa sürede popüler hale gelmiş olup kraliyet mutfaklarında kendine saygın bir yer edinmiştir. Fransa Kralı IX. Charles’ın 1570 yılında düğün töreninde Avusturya Prensesi Elizabeth’e hediyelerinin arasında hindinin de bulunması o dönemde hindi etine verilen önemi göstermesi bakımından önemlidir. Yine aynı yıllarda hindi, İngiltere’de Noel menülerinin vazgeçilmez bir parçası olmaya başlamıştır (Raloff 2003; Sipahi 2010)

Artan nüfus ve modern hayatın getirdiği yeni tüketim alışkanlıkları, tüketicilerin bir takım yeni hayvansal ürünlere talepte bulunmasına yol açmaktadır. Bu ürünlerden biride hindi eti ve hindi etinden elde edilen ürünler oluşturmaktadır (Camcı ve Sarıca 1991). 

(KAYNAK : BATMAN İLİ EKSTANSİF KOŞULLARINDA YAPILAN HİNDİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN GENEL YAPISI . EKİNCİ Y. 2015 . BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ)


14 Ocak 2020 Salı

Hindi Etinin Beslenmedeki Yeri ve Önemi

Zihinsel ve bedensel gelişim, ruh ve beden sağlığı açısından özellikle çocukluk ve ilk gençlik yıllarında olmak üzere bütün yaşam boyu insanların her gün belli oranda hayvansal proteini tüketmesi gerekmektedir. Erişkin ve sağlıklı 70 kg ağırlığında bir bireyin günde tüketmesi gereken protein miktarının yaklaşık 70 g civarında olduğu, tüketilen proteinin yaklaşık olarak da yarısının (35 g) hayvansal protein olması gerektiği belirtilmektedir (Anonim, 2014). Türkiye’de endişe verici olarak, kişi başına hayvansal protein tüketiminde, yıldan yıla bir azalma olduğu gözlemlenmektedir. Türkiye’de hayvansal protein tüketimi, dünya ortalamasının altında olup 20 g civarındadır. Geri kalmış ülkelerde ise kişi başına hayvansal protein tüketiminin 9 g kadar olduğu ifade edilmektedir (Sipahi, 2006).

Gerek insan ömrünün her geçen gün daha da uzaması, gerekse de ölümler içinde sağlıksız beslenmenin öneminin artması tüketicileri her geçen gün daha sağlıklı ürünler tüketmeye yöneltmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı sağlıklı beslenmeyle ilgili önerilerini tüketilen tahıl oranının azaltılması, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, kalsiyumca zengin gıdaların tüketimi, yalın protein kaynaklarının tüketimi, fiziksel aktivite ve tüketilen gıda arasındaki dengenin ayarlanması başlıkları altında toplanmıştır. Hindi eti de yalın protein kaynaklarının tüketimi başlığı altında, yüksek ve kaliteli bir protein kaynağı olarak düşük kalori, toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol miktarı ile tüketilmesi önerilen gıda maddeleri arasında gösterilmiştir. Yine hindi eti tüketiminin şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkileri bulunduğu, içerdiği iz elementlerin de immün sistemi güçlendirmede faydalı olduğu ifade edilmektedir. Sağlıklı yaşam için doktorlar tarafından fazla tüketilmesi sakıncalı görülen Sodyum (Na)’unda hindi etinde diğer etlere göre daha düşük oranda bulunduğu ifade edilmektedir (Sipahi, 2010).

Hindi eti B grubu vitaminlerden tiamin (B1), riboflavin (B2), niasin (B3) ve pridoksin (B6) bakımından iyi bir kaynaktır. İnsan beslenmesinde gereksinim duyulan çoklu doymamış yağ asitlerinden linoleik asit hindi etinde (2.6 mg/g yağ) tavuk etine göre (0.9 mg/g yağ) daha yüksek miktarda bulunmaktadır (Işeri ve Erol, 2009). Hindi etindeki % 20 civarındaki protein başta lizin olmak üzere alanin, serin, aspartik asit, metiyonin, glutamik asit ve tirozin amino asitlerini yüksek düzeyde içermektedir (Işeri ve Erol 2009). Pişmiş hindi etine ait besin madde bileşimleri Çizelge’de yer almaktadır.

Çizelge Yağları tıraşlanmış bir porsiyon (85 g) pişmiş hindi etindeki besin madde bileşimleri (Sipahi 2010). 


13 Ocak 2020 Pazartesi

Türkiye’de hindi eti üretimi ve tüketimi

Türkiye’de hindicilik, 1995’li yıllara kadar geleneksel olarak mera hindiciliği şeklinde yapılmıştır. Bu tip hindi genellikle yılbaşı hindisi olarak pazarlanmakta ve işleme açısından uygun olmamaktaydı. 1995 yılında özel sektöre ait ilk hindi eti entegre tesisinin Bolu’da açılmasından sonra yaygın hale gelen sanayi tipi hindicilik ise özel sektörün yabancı firmalardan yumurta ithali yoluyla kendi kümeslerinde veya sektörde fason üretim diye tabir edilen sözleşmeli yetiştiricilik sistemi ile yapılmakta ve piyasadaki yeri gün geçtikçe artmaktadır (Koyubenbe ve Konca, 2010; Keskin ve Demirbaş, 2012). 

Türkiye’de hindi eti üretimi genel olarak yıllık 30-35 bin ton arasındadır. Kuş gribinin görüldüğü 2006 yılında %60 oranında büyük bir düşüş yaşanarak 17 bin ton olarak gerçekleşmiştir (Gülaç, 2011).

Piyasaya sunulan mutfak tipi ürünlerin çeşitliliği, şarküteri ürünlerinin çoğaltılması ve hindi etinin sağlıklı olduğuna yönelik yapılan çalışmalar ile halkın hindi etini tanıması ve fiyat avantajının olması sebebiyle talep artmış ve talebi karşılayacak yatırımlar ile üretimin de artması sağlanmıştır (Yıldırım, 2004). Türkiye’deki hindi eti tüketimi tavuk eti tüketimiyle kıyaslanamayacak ölçüde düşük durumdadır. Kişi başına düşen hindi eti tüketimi 2001 yılında 0.59 kg/ yıl iken; 2005 yılında son 15 yıldaki en yüksek düzeyine ulaşarak 0.75 kg/ yıl’a yükselmiş; ancak 2013’te 0.49 kg/ yıl’a gerilemiştir (Çizelge). 



Türkiye'de kişi başına hindi eti tüketimi (2001-2013) (BESD-BİR,2014)
Yıllar Hindi Eti Tüketimi (kg/kişi) 
2001    0,59 
2002    0,36 
2003    0,50 
2004    0,67 
2005    0,75 
2006    0,65 
2007    0,46 
2008    0,47 
2009    0,38 
2010    0,44 
2011    0,40 
2012    0,55 
2013    0,49  

Türkiye’de hindi eti tüketiminin araştırıldığı bir çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır (Tan ve Dellal, 2002).

  • Hindi eti tüketim miktarı gelir arttıkça artmaktadır. Tüketim en düşük gelirli grupta 9,58 kg, düşük gelirli grupta 10,62 kg, orta gelirli grupta 10,54 kg yüksek gelirli grupta 11,46 kg, en yüksek gelirli grupta ise 13,51 kg’dır. Düşük gelirli grup daha çok açık hindi etini tercih ederken, yüksek gelirli grup daha çok paketlenmiş hindi eti, tüketime hazır ürünler ve şarküteri ürünlerini tercih etmektedir.
  • Hindi eti tüketenlerin %23,84’ü kırmızı et, %11,78’i tavuk eti tüketmemekte, %5,21’i ise sadece hindi eti tüketmektedir. 
  • Tüketiciler hindi etini çoğunlukla ızgara şeklinde tüketmektedirler (%78,63). Tüketicilerin % 30,41’i hindi etini sulu yemek özellikle tas kebabı türü yemeklerde kullanmakta, %17,53’ü soğuk yemek, aperatif yemek yapmakta, %18,08’i piknikte tüketmekte, %1,64’ü diğer şekillerde kullanmaktadır. 
  • Hindi eti tüketenlere neden hindi etini tercih ettikleri sorulduğunda %66,85’i daha lezzetli olduğu ve çeşitlilik olması açısından tükettiklerini, %60,82’si düşük kolesterollü olması nedeniyle tercih ettiğini, %19,73’ü kırmızı ete oranla fiyatının daha uygun olduğunu ve %10,68’i ise deli dana hastalığından sonra kırmızı et tüketimini azalttığını, bu nedenle hindi eti tüketmeye başladığını belirtmiştir.  


KAYNAK : (Hindi külbastı pişirmede sous vide pişirme yönteminin optimizasyonu ve raf ömrünün belirlenmesi . Bıyıklı M. Bolu 2015)

Dünyada hindi eti üretimi ve tüketimi

Dünya kanatlı eti üretiminde piliç etinden sonra ikinci sırada hindi eti üretimi yer almaktadır ve pek çok ülkede hindi yetiştiriciliği önemli ekonomik değere sahip bir sektör haline gelmiştir. (Yıldırım, 2004). Hindi eti, yirmi yıl öncesine kadar tüm dünya ülkelerinde Şükran Günü ve yılbaşı gibi belli başlı tatillere yönelik üretimi yapılan bir ürün özelliği taşımaktaydı. Ancak günümüzde özellikle ABD’de hindi eti sektörü farklı ürün seçenekleri sunan, yıl boyu üretim yapan diğer hayvansal protein kaynaklarıyla yarışan, entegre bir endüstri halini almıştır (Sipahi, 2010). 


Hayvansal kökenli besin maddelerinin, beslenme açısından birçok üstün özelliğe sahip olduğu bilinmekte ve dengeli bir beslenmeden söz edebilmek için günlük protein ihtiyacının belirli bir bölümünün hayvansal kökenli besin maddelerinden sağlanması istenmektedir (Akman ark., 2006). Hindi eti, dünyada yaygınlaşan sağlıklı beslenme trendlerinde düşük kolesterol ve yağ oranı ile tercih edilen bir besin maddesidir (Yıldırım, 2004). 

Hindi eti tüketiminde ülkeler arasında, tüketim alışkanlıklarına ve değişik dönemlere bağlı olarak farklılıklar görülmektedir. Birçok ülkede yılbaşı ve özellikle ABD’de Şükran Günü menülerinde bütün hindi tüketimi vazgeçilmez bir alışkanlık halindedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu, kırmızı ete daha fazla rağbet gösteren ülkelerde, hindilerin but ve kanatlarına olan talebin yüksek olduğu, AB ve ABD’de ise göğüs etinin tercih edildiği bilinmektedir (Gülaç, 2011). 

 Dünya hindi eti tüketimi 2013 yılında 5,1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Üretimin %85’ini gerçekleştiren Amerika ve Avrupa Birliği tüketimin de %84’ünü gerçekleştirmektedir (Gülaç, 2011). Hindi eti tüketimi dünyada durağan bir seyir izlemekte çok büyük artış ve azalışlar görülmemektedir (USDA, 2014). 

KAYNAK : (HİNDİ KÜLBASTI PİŞİRMEDE SOUS VİDE PİŞİRME YÖNTEMİNİN OPTİMİZASYONU VE RAF ÖMRÜNÜN BELİRLENMESİ. BIYIKLI M. BOLU 2015)

Suni Mera


ÖRNEK BİR SUNİ MERA: 


Otlatılan suni mera alanı yaklaşık toplam 2 da büyüklüğündedir. Merada münavebeli otlatma sistemi uygulanmıştır. 2 da alan 2 Ana parsele (A ve B ana parsellere) ayrılmıştır. A ve B ana parsellerinde hindiler 14 gün süre ile münavebeli otlatılmıştır. 


1 da büyüklüğündeki her bir ana parsel, 3 farklı mera karışımı ve her karışım 3 tekerrürlü olacak şekilde, toplam 9 alt parsele bölünmüş ve otlatılmıştır. 

Karışımlar alt parsellere tesadüfî dağıtılmıştır. Her bir alt parsel büyüklüğü 100 m2 (100 x 9=900 m 2 A Ana parseli; 100x 9=900 m2 B Ana parseli). 
Farklı Karışımlarda kullanılan bitkiler ve oranları aşağıda verildiği şekildedir. 

1.Karışım % 40 Kılçıksız Brom (Bromus inermis)+ % 20 Yonca (Medicago sativa)+ % 40 Gazal boynuzu (Lotus corniculatus) = K1 

2.Karışım % 40 Yüksek Çayır Yumağı (Festuca pratensis) + % 20 Yonca (Medicago sativa)+ % 40 Gazal boynuzu (Lotus corniculatus) = K2 

3.Karışım % 40 Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata) + % 20 Yonca (Medicago sativa) + % 40 Gazal boynuzu (Lotus corniculatus)= K3

Suni mera karışımına girecek olan yem bitkilerinin seçiminde en önemli ölçüt, sulamaya Orta Anadolu koşullarında en iyi tepkiyi verebilecek, kanatlılar tarafından otlanmaya, eşelenmeye dayanıklılığı fazla olabilecek olan köksaplı ve yumaklı bitkiler seçilmiştir. Suni mera oluşturulurken, birbirleriyle rekabet etmeyen, bölgeye adapte olmuş buğdaygil ve baklagil kombinasyonlarından, rekabet indeksleri göz önünde bulundurularak uygun karışımlar seçilmiştir.


Kılçıksız Brom (Bromus inermis); Uzun ömürlü, çok yıllık ve köksap (rizom) teşkil ederek gelişen bir yem bitkisidir. Kuvvetli köksapları sayesinde kısa zamanda gelişerek yayılır. Köksaplı olması nedeniyle çiğnenmeye ve otlanmaya dayanıklıdır. Kılçıksız Brom derin köklere sahip olduğundan kuru yaz aylarında birçok buğdaygilden daha fazla gelişir. Baklagil ve buğdaygil karışımı meralarda yüksek verim verir. 

Yüksek Çayır Yumağı (Festuca pratensis): Çok yıllık, kuvvetli yumak oluşturan ve kısa köksaplar oluşturan yem bitkisidir. Sürekli ağır otlatma yapılan mera alanları için en uygun yem bitkilerinden biridir. Bu gibi alanlarda yalnız veya uygun baklagil ve buğdaygillerle birlikte yetiştirilebilir. 

Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata); Çok yıllık yumak oluşturan bir serin mevsim buğdaygilidir. Serin mevsim buğdaygil yem bitkileri içerisinde en verimli olan türlerden biridir. 

Yonca (Medicago sativa); Çok yıllık, otlatmaya oldukça iyi dayanan, derin köklü baklagil yem bitkisidir. Mera ıslahında da önemli rol oynayan kaliteli ve besleyici bir yem bitkisidir. 

Sarıçiçekli gazal boynuzu (Lotus corniculatus); Çok yıllık baklagil yem bitkisi olup, kıraca, tuzluluğa dayanıklı ve sulamaya tepkisi çok iyi olan bir bitkidir. Karışıma girecek bitkilerin rekabet İndeksleri göz önüne alınarak yapılan hesaplama sonucu; 

Kılçıksız Brom; 1.9 kg/da 
Yüksek çayır yumağı; 6.0 kg/da 
Domuz Ayrığı; 3.5 kg/da 
Yonca; 1.5 kg/da 
Sarı Çiçekli gazal boynuzu; 2.7 kg/da

Bu değerler, karışımdaki yüzde değerleri üzerinden hesaplanmış ve dekara atılacak tohum miktarı belirlenmiştir. Suni mera kurulacak alanda, sulama sistemi mevcut olup, münavebeli otlatmada dinlenmeye alınan parseller de aynı zamanda sulamada yapılmıştır. Tesis edilen suni mera 2015 yıllında Ağustos-Eylül- Ekim döneminde hindiler tarafından otlatılmıştır. 15 günde arayla gözlemler yapılmıştır. 

KAYNAK : ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ANKARA KOŞULLARINDA HİNDİ MERASININ OTLATMA SÜRESİNCE OT KALİTESİ Salwa İBRAHİM AHMED OSMAN

10 Ocak 2020 Cuma

Hindi Irkları


Beltsville Küçük Beyazı (Beltsville Small White):
Beltsville’nin Küçük Beyazı, Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA)’nın Beltsville’deki araştırma merkezinde 1936 – 1941 yılları arasında, bir kesim tüketicinin açık renk tüylü, mini fırın ve buzdolabına sığabilecek boyutta küçük hindi ihtiyacını karşılamak amacıyla geliştirilmiştir. 1950’li yılların ortalarında küçük boyutu ve açık renk derisiyle popüler hale gelmiş ve yine aynı yıllarda safkan olarak yetiştiriciliği yapılmıştır. Bu varyetenin başarısı k ısa ömürlü olmuş ve Geniş Beyaz (The Broad Breasted White) varyetenin geliştirilmesiyle 1970’lerde soyu neredeyse tükenme noktasına gelmiştir. Geniş Beyaz küçük yaşlarda kesildiğinde, hem bu seçici tüketicilerin küçük hindi beklentilerine cevap verebilmekte hem de daha ileri yaşlarda kesildiğinde diğer tüketicilerin ticari hindi ihtiyacını karşılayabilmekteydi (Dohner, 2001; ALBC, 2007)

Siyah:
Siyah varyete, Amerika’ya ilk ayak basan kâşifler tarafından geri dönüş yolunda Avrupa’ya götürülen Meksika Hindisinin soyundan elde edilmiştir. İspanya ve İngiltere’de yetiştiriciliği yaygın hale gelmiş, İspanya’da “Siyah İspanyol”, İngiltere’de özellikle Norfolk bölgesinde “Norfolk Siyahı” adıyla tanınmıştır. 20. yy.ın başlarına kadar ticari bir varyete olarak kullanılmıştır. Bu ırkın tüyleri parlak, metalik siyah renkte olup tüylerin ucunda yeşil bir parıltı mevcuttur. Gagası siyah, gerdanı kırmızıdır. Erişkinlerin bacak ve ayakları pembedir. Göz rengi koyu kahverengidir.

Bourbon Kırmızısı (Bourbon Red):
Bourbon Kırmızısı adını üretiminin yapılmaya başladığı yer olan Kentucky’nin Bourbon ilçesinden almıştır. 19. yy.ın sonlarında J.F. Barbee tarafından geliştirilmiştir. Vücudun genelini kaplayan koyu kırmızı tüyler ile beyaz kanat tüyleri ana renkleridir. Bourbon Kırmızısı lezzetli eti ve geniş göğüs etine sahip oluşuyla 1930 ve 1940’lı y ıllarda önemli bir ticari varyete olmuştur. Daha sonra geliştirilen geniş göğüslü (broad breasted) varyetelerle rekabet edememiştir. Son yıllarda özellikle etinin üstün lezzeti, biyolojik değeri ile ABD’de belli bir tüketici kitlesine hitap etmektedir (Dohner, 2001; ALBC, 2007).

Bronz (Bronze):
Bronz hindi dış görünüş bakımından birbirine benzeyen ancak birbirinden farklı iki ayrı varyeteyi içerir: Bronz (Standart Bronze) ve Geniş Göğüslü Bronz (Broad Breasted Bronze). 
Bronz (standart) Avrupa’da yetiştirilen yerel ırkların ABD’deki vahşi hindilerle çaprazlanması sonucu elde edilmiştir. Elde edilen melez, Avrupalı atasına göre daha büyük ve daha enerjik iken, vahşi hindi atasına göre daha evcil olmaktaydı. Tüylerindeki bakır – bronz renkli metalik parlaklık bronz adını almalarına neden olmuştur.  Bronz, 1700’lü yıllardan beri kayıtlarda yer alan bir varyetedir. 1900’lü yılların başında İngiltere’de geliştirilen Geniş Göğüslü Bronz, Standart Bronz’un ticari piyasadaki yerini almıştır. Et üretimi (özellikle göğüs eti), büyüme oranı ve diğer verim özellikleri üzerine yapılan ıslah çalışmaları nedeniyle Geniş Göğüslü Bronz doğal aşım yeteneğini önemli ölçüde kaybetmiştir. Suni tohumlama ile üretilen bu varyete, 1960’lı yıllara kadar ticari varyete olma özelliği sürdürmüştür. 1960’lardan sonra ticari piyasada yerini Geniş Göğüslü Beyaz’a bırakmıştır.

Narragansett:
Adını, geliştirildiği yer olan Rhode Island’daki Narragansett koyundan almıştır. ABD’nin doğu bölgelerindeki vahşi hindilerle Siyah varyetenin çaprazlanmasından elde edilmiştir. Narragansett hiçbir zaman Bronz kadar yaygın bir varyete olmasa da, bir dönem, ABD’nin Orta-Batı ve Orta-Atlantik eyaletlerinde tüketici tarafından rağbet görmüştür. 1900’lerin başlarında Bronz’un yaygınlığının artmasıyla birlikte Narragansett, 21. yy.ın başlarına kadar ticari bir varyete olarak kullanılmamıştır. Organik üretime ve lezzete verilen değerin artmasıyla, günümüzde yine küçük çapta üretimi yapılmaya başlanmıştır. Narragansett’in tüyleri siyah, gri, bronz ve beyaz renklerden oluşmaktadır. Dış görünüm bakımından Bronz’a benzemekle birlikte Bronz’a adını veren bakır bronzu tüylerin yerini bu varyetede, metal grisi ve mat siyah tüyler almıştır. Yine beyaz kanat çizgileri de bronz rengi ortadan kaldıran bir mutasyon sonucunda şekillenmiştir. Sakin mizaçları, gelişmiş annelik içgüdüsü, erken olgunlaşma, yüksek yumurta verimi ve mükemmel et kalitesiyle bilinirler (Dohner, 2001; ALBC, 2007).

Kraliyet Palmiyesi (Royal Palm):
Kraliyet Palmiyesi son derece göz alıcı küçük boyutlu bir hindi varyetesidir. 1920 yılında Florida’da geliştirilmiştir. Beyaz ve metalik siyah tüyleri vardır. Beyaz tüyler vücut geneline yaygın olarak dağılmışlardır, siyah tüyler özelikle sırt ve göğüs bölümünde yoğunlaşarak beyaz tüylere kontrast oluştururlar. Kuyruk tüyleri saf beyazdır. Ancak her bir kuyruk tüyünün içinde siyah simetrik bir hat bulunur. Kırmızı – buz mavisi kafası, açık mavi gözleri, açık kırmızı – mavi gerdanı, pembe ayakları vardır.
Küçük beden boyutu ve dar göğsü nedeniyle ticari bir değeri bulunmamaktadır. Aktif, kanaatkâr, iyi uçucu ve mükemmel eşeleyicilerdir. Bu özellikleriyle çiftliklerde böceklerle mücadelede son derece başarılıdırlar.

Slate:
Slate varyetesinin Siyah varyeteyle ile bir beyaz varyete arasındaki çaprazlama ve yaşanan bir genetik mutasyon sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Slate varyetesi bütün vücudunu kaplayan soluk mavi rengin içinde, rastgele dağılmış siyah benekleriyle tanınır. Diğer isimleri Mavi ve Lavanta hindidir. Dişileri erkeklerinden daha açık renklidir. Baş, boyun ve gerdan kırmızıdan açık maviye değişen renklerde olabilir. Gözleri kahverengi bacak ve ayakları pembedir. 
Yaşama gücünün yüksekliği ve etinin üstün lezzeti bu varyetenin günümüzde organik hindi pazarında yer edinmesini sağlamıştır.


Beyaz Hollanda (White Holland):
Beyaz Hollanda, yetiştiricilik tarihindeki en önemli beyaz tüylü varyete olmuştur. Bu meşhur geçmişine rağmen günümüzde en ender bulunan ve kimlik doğrulaması en zor yapılan varyetedir. 1900’lerin başında tek ticari beyaz varyete Beyaz Hollanda’ydı. Bronz’a karşı büyüklük açısından bir avantajı olmamasına karşın siyah ince tüylerinin bulunmamasının tüy yolumunda sağladığı avantaj, ticari açıdan da bu varyeteye pazar avantajı sağlamıştır. Beyaz Hollanda’dan koyu renkli varyetelere göre daha temiz karkaslar elde edilebilir.
Beyaz renk mutasyonu (daha doğrusu renksizlik) bilinen en eski mutasyonlardandır. Aztekler’in ve diğer yerlilerin beyaz hindileri yetiştirdiği bilinmektedir. Avrupa’ya götürülen varyeteler arasında bunların da bulunduğu tahmin edilmektedir. Avusturya ve Hollanda’da, bu beyaz hindilerin yetiştiriciliği tercih edilmiştir. Hollanda’da yetiştiriciliğinin yaygın olması bu varyetenin Beyaz Hollanda olarak adlandırılmasını sağlamıştır. 
Beyaz Hollanda kar beyazı tüyleri ve kırmızı – mavimsi kafasıyla gösterişli bir görünüme sahiptir. Gagası pembe, boynu, gerdanı ve ayakları açık pembedir. Gözleri kahverengidir.
1950’lerin başında Geniş Göğüslü Bronz ile Beyaz Hollanda arasında çaprazlama çalışmalarına başlanmış iki varyetenin de ticari bakımdan olumlu özelliklerini taşıyan Geniş Göğüslü Beyaz (Broad Breasted White) ya da diğer adıyla Geniş Beyaz (Large White) 1960’larda elde edilmiştir. Geniş Beyaz’ın geliştirilmesi, Bronz varyetelerinin ticari piyasadan tamamen çekilmesine neden olmuştur. Hâlihazırda bu varyete, hindi eti endüstrisinin yegâne hâkimi konumundadır (Dohner, 2001; ALBC, 2007).

(Kaynak : ENTANSİF HİNDİ YETİŞTİRİCİLİĞİ İŞLETMELERİNDE KÂRLILIK VE VERİMLİLİK ANALİZLERİ. S. Cevat. 2010 – Ankara)

9 Ocak 2020 Perşembe

Hindi ırkları


1-Bronz
2-Siyah
3-Beyaz
4-Sarı
5-Hibrit Irkları


Bronz ırk:

Orijini  A.B.D.  olup  dünyanın  birçok  ülkesinde  yetiştirilmektedir.  Bu  ırkın  en  büyük  özelliği geniş göğüslü olmasıdır. Altı ayın sonunda erkekler 11-12 kg. canlı ağırlığa, dişilerse 8-9 kg. canlı ağırlığa ulaşır. Genellikle 28 haftada cinsi olgunluğa ulaşır. Yumurta rengi beyaz olup kahverengi beneklidir.  Yumurta  verimi  40-70  arasındadır.  Ortalama  yumurta  ağırlığı  85  gr'  dır.  Uçma  tüyleri beyaz çizgili siyah, kuyruk tüyleri beyaz kenarlı siyahtır.


Siyah ırk

Anavatanı  İngiltere'dir.  Orta  büyüklükte  olup,  et  kalitesi  iyidir  ve  göğüs  eti  boldur.  Tüyleri yeşil cilalı siyahtır. Yumurta verimi yıllık 60-70 adet olup, ortalama 75 gr'dır.





Beyaz ırk

Bu  ırkın  orijininin  bronz  ırkı  olduğu  söylenir.  Tüyü  beyaz,  bacak  ve  parmakları  solgun pembe,  sakalı  siyah  renktedir.  Kesilip  temizlendikten  sonra  üzerinde  küçük  hav  tüyleri  pek görünmez. Yumurta verimi bronz hindi kadardır. Yumurtaları beyaz, üzeri kahverengi beneklidir. 26 haftada cinsi olgunluğa erişir. Meşhur beyaz hindi ırkları Avusturya, Hollanda ve İngiliz beyazlarıdır.






Sarı ırk

1.Bourbon kırmızısı
Orta  ağırlıktadır.  Yalnızca  Amerika'da  yetiştirilmektedir.  24-28  haftalıkken  cinsi  olgunluğa erişir.  Rengi  kırmızımtırak  kahve  olup,  kanat  kuyruk  tüyleri  beyaz,  tunç  ve  kırmızı  karışığıdır. Bacakları pembemsi kırmızıdır.

2.Jersey buff
Küçük tip hindilerdir. 26 haftalıkken cinsi olgunluğa erişir. Rengi göğüs hariç sarımsı, kırmızı, göğüs tüyleri erkekte siyah uçlu, dişide beyaz uçludur


Hibrit ırk

Hindi yetiştiriciliği ileri olan ülkelerde beyaz hindi ırklarının birbirleriyle melezleme yapılması neticesinde  elde  edilmişlerdir.  Bu  ırkların  saf  ana  ve  baba  hatlarından  suni  tohumlama  yoluyla yumurta  alınmakta  olup,  bu  yumurtalardan  hindi  palazı  elde  edilmektedir.  Bu  hibrit  hindi  ırkları genelde  ağır  hindi  ırkları  olup,  kümes  şartlarında  beslenmesi  zorunludur.  Meraya  çıkamazlar 26haftalık  besleme  sonunda  kesildiğinde  erkekler  19-20  kg.  dişileri  10-11kg  et  verebilir.  Cinsi olgunluğa  30  haftada  ulaşır.  Yıllık  40-70  adet  yumurta  verir.  Dünyada  A.B.D.  Kanada,  İngiltere, İtalya,  Fransa  ve  İsrail  kendi  hibrit  hindi  ırklarını  üretmiş  ve  alıcı  ülkelere  yumurta,  palaz  satışı yapmaktadırlar.




HİNDİ YETİŞTİRİCİLİĞİ


Hindi yetiştiriciliği, kümes hayvanları arasında oldukça önemli bir yeri olan hindinin anavatanı Amerika ülkesidir. Amerika keşfedildikten sonra tüm dünyaya buradan yayılmıştır. Sülüngiller familyasından olan hindi, adını Hint şehirlerde yetiştirilen gine tavuğuna olan benzerliği yüzünden almıştır. Tavukla kıyaslandığında hindi boy olarak yüksek ve uzundur.Beyazlı siyahlı, beyaz hindiler yanında en fazla parlak siyah tüylü hindiler bulunmaktadır. Yine tavuklar gibi başlarında kırmızı ibik olur.

Hindi eti hem lezzetli, hem de kolesterol oranı düşük olduğundan tercih edilen bir besindir. Tavuklara nazaran dayanıklı olmaları, uzun ömürlü olmaları, beslenme açısından yüksek değerlere sahip olmaları, karkas randımanı hindi yetiştiriciliğini cazip kılmaktadır. Özellikle yılbaşı menülerinde, günlük beslenme düzeninde et ve döner yapımında, salam, sucuk gibi besinlerin içinde kullanılması yetiştiricilere avantaj sağlamaktadır. Hindi etinin ucuza mal edilmesi ve 1,5-2 aylık oldukları zaman merada rahatça beslenmeleri yetiştiricilikte önemli birer avantajdır.
Hindi yetiştiriciliğindeki hindi ırkları
·        Bronz ırk hindiler: Bu ırktaki erkek hindiler yaklaşık 12 kg, dişi hindiler 9 kg olur. Yılda alınan yumurta verimi yaklaşık 55-60 adet olup, yumurtaların ağırlığı yaklaşık 80-90 gram kadar olur.
·        Siyah ırk hindiler: Bu ırk hindilerin yıllık yumurta verimi yaklaşık 65 adet olup, ağırlıkları ise 75 gram kadardır.
·        Beyaz ve sarı ırk hindiler: Bu ırktaki hindiler siyah ırk ve bronz ırkla benzer özellikle gösterir.
·        Hibrit ırk hindiler: Bu ırktaki hindiler beyaz ırk hindilerin melezlenmesi ile elde edilir. Bu hindiler hindi yetiştiriciliği yapılan ülkelerde oldukça önemlidir. Bunun nedeni hindilerin erişkinlikte erkeklerde yaklaşık 20 kg olması, dişilerin de 13 kg kadar olmasıdır. Yumurtaları ise, yaklaşık 55-60 gram kadardır.
Hindi yetiştiriciliği nasıl yapılır?
Hindiler tavuklar gibi fazla yumurtlamaz. Alınan yumurtalar yavru çıkarmak amacıyla kullanılmaktadır. Üreticiler bunları satmaz. Hindiler yumurta yaptığı yeri başkalarının görmesini istemez. Bu nedenle folluk içine girmeyi sevmezler. Bahar geldiğinde yumurta yapmaya başlayan hindiler, yaklaşık 20-25 yumurta yapınca kuluçkaya yatar.
Hindi yetiştiriciliğinde kümes bakımı oldukça önemlidir. Belirli zamanlarda kümeslerin basınçlı suyla yıkanarak dezenfekte edilmesi gerekir. Kümeste bulunan çatlak ve yarık yerler onarılmalıdır. Ayrıca kümes içindeki ekipmanlarda dezenfekte edilmelidir. Kümes altına bütün altlık kullanılmalı, ekipmanları yerleştirerek formaldehit yardımıyla fümigasyon yapılması gerekir. Bunlar civcivler çıkmadan en az 5 gün önceden tamamlanmalıdır.
Yetiştiricilikte 0-6 haftalık dönem ilk periyottur. Bu süreçte kuluçkadan çıkan civcivlerin gagaları kesilir. Bunu 6.-8. günlere kadar tamamlamak gerekir. Ayrıca civcivlere aşıları da yapılır. Kuluçkahanede olan civcivler büyüyecekleri kümeslere nakil aracıyla alınmalıdır. Nakil yapılırken ortam 21-24 derecede olmalıdır. Her taşımada en fazla 240-350 civciv taşınmalıdır. Kümeslere kuru, temiz işlenmemiş altlıklar konulmalıdır. Bunlar kaliteli ağaç talaşı olabilir. Yaz döneminde altık 8 cm kadar, kış döneminde de 12 cm kalınlıkta altlık hazırlanmalıdır. Islanan, nemli altlıklar değiştirilmeli, ısınmış altlık kullanılmalıdır. Gerekirse günlük değişim yapılmalıdır.
Kümesteki her 100 civcive bir adet suluk, bir palaza 1 cm kenarlı olan suluk yerleştirilmelidir. Suyun bulunduğu alan dezenfekte edilmelidir. Civcivlere ilk olarak % 2-5 oranlı şekerli su verilmeli ve enerji kaybı önlenmelidir. Ayrıca 3 gün boyunca civcivlerin hassas yapısından dolayı suya vitamin ve mineral gibi takviyeler konulmalıdır. Günde 2 defa sular tazelenmelidir. Yemlerde her gün taze konulmalıdır. Yemlik kenarlarının palazların kursak seviyesinde olmasına özen gösterilmelidir. 4 hafta süreyle yemle beslenen civcivler, 5. haftada palet yemle beslenmelidir. 15 günden itibaren yeme palaz başına olmak üzere 0,5 gram grit konulmalıdır.
Civcivler 7. haftadan kesim zamanına kadar ikinci periyota uygun şekilde bakılmalıdır. Yemlerle büyütülen hindiler, kesimden 1 ay önceden başlayarak, özel bir yemle beslenmeli ve kesime hazırlanmalıdır. Erkek ve dişi hindiler bu dönemde birlikte semirtilir. Erkek hindilerde kesim 22-24 haftada, dişi hindilerde ise 16-18 haftada kesim yapılır.
Hindiler tarla ve bahçelerde bakılırsa zararlı böcekleri ve taze otları yemeyi severler. Özellikle kepek hamuru, mısır, arpa ve buğday en fazla sevdikleri besindir. Sonbaharda dar yerlerde bol yemle beslenirlerse, daha hızlı serpilir ve yağlanırlar. Kış ayları hindi etinin en fazla tüketildiği dönemdir. Hindi daha fazla eti için yetiştirilen bir canlıdır. Normal kuluçka süresi ortalama 28 gün sürer ve 17-18 yumurta ile kuluçkaya yatabilirler. Bakımı tavukla kıyaslandığında daha zordur, yavrular daha geç büyür. Hindi gübresi de tarım için oldukça faydalıdır. Bu hindi yetiştiriciliği için bir avantajdır.


Hindi (Turkey) Meleagris gallopavo

Hindinin latince adı Meleagris gallopavo’dur. Meleagris kelimesi Latincede “Afrika tavuğu” anlamına gelmektedir. Gallopav ise yine Latinc...